Reklamlarım - My Ads_1 :)

31 Mayıs 2011 Salı

YERLİ CERN

İsviçre-Fransa sınırında kurulu dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarı CERN bugün bilim insanlarının kafasını en çok kurcalayan sorulardan birinin yanıtını aramaktadır: Evrenin başlangıcı ve öncesinde ne vardı? Başlangıcından bugüne dek olanlara, yani Big Bang sonrasına dair fikir üretebilen bilim camiası, bu noktadan öncesi konusunda büyük merak içerisindedir.

CERN: Conseil Européen pour la Recherche Nucléaire
           European Organization for Nuclear Research
           Nükleer Araştırmalar için Avrupa Konseyi


Web'in de (WWW:World Wide Web) temellerinin atıldığı yer olan CERN'deki çalışmaların benzeri Ankara Üniversitesi öncülüğünde Ankara'da yeni kurulan Hızlandırıcı Teknolojileri Enstitüsü ve Parçacık Hızlandırıcı Tesisi'nde yürütülecek. Bu sevindirici haberin detayı için lütfen devam ediniz.


Türkiye’nin ilk Hızlandırıcı Teknolojileri Enstitüsü ve Parçacık Hızlandırıcı Tesis Hizmet Binaları, A.Ü.’nün Gölbaşı Kampüsü’nde hizmete girdi.

 

Ankara Üniversitesi (AÜ) Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ, Türkiye’nin parçacık hızlandırıcı faaliyetlerine yıllar önce başlaması gerektiğini belirterek, bugün gelinen noktanın çok sevindirici olduğunu, ancak vakit kaybetmeden tüm kurumların desteğiyle hızla ilerlenmesi gerektiğini söyledi.

Hızlandırıcı Teknolojileri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ömer Yavaş, projenin üniversitelerinin koordinatörlüğünde üniversiteler arası işbirliği ile yürütüldüğünü belirterek, "21. yüzyılın doğurgan teknolojilerinden sayılan hızlandırıcı ve dedektör teknolojilerinin ülkemizde bilimsel araştırma ve teknoloji geliştirme çalışmalarında daha yoğun kullanılmasını hedefliyoruz. Projeye Devlet Planlama Teşkilatı destek verdi. Boğaziçi, Doğuş, Dumlupınar, Erciyes, Gazi, İstanbul, Niğde, Süleyman Demirel ve Uludağ üniversitelerinin işbirliği ile yürütüldü. Atomun yapısının ve süper iletkenliğinin keşfinin ardından süper iletken elektron hızlandırıcısı ile atomun ve maddenin içine yapacağımız yolculuğu mümkün kılacak tesisin, üniversitemiz, ülkemiz ve bölgemiz için büyük önem taşıdığına inanıyorum. Merkez, ülkenin bilimsel ve teknolojik atılımında ve kalkınmasında çok önemli roller üstlenecektir” diye konuştu.

TÜBİTAK’tan Destek Yok

TOBB Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saleh Sultansoy da bu merkezin bir ülke için gelişmişlik göstergesi olduğunu belirterek, projenin her aşamasının desteklenmesi ve sürecin hızlanması gerektiğini söyledi. Projenin oluşturulma sürecinde TÜBİTAK’a yönelik eleştiride bulunan Sultansoy, “TÜBİTAK’tan destek sıfır. Bu çok önemli açılışta da kendilerinden hiç kimse yok” dedi.

2500 Fizikçi Çalışıyor

CERN; Nükleer Araştırmalar için Avrupa Konseyi anlamına gelen Fransızca Conseil EuropÈen pour la Recherche NuclÈaire sözcüklerinin kısaltması. Kurum, İsviçre ve Fransa sınırında yer alan dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarına sahip. 1954 yılında 12 ülkenin katılımıyla kurulmuş olan CERN’in 20 asil üyesine ilaveten Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 8 gözlemci üyesi var. CERN’de 3000 kişilik destek personeli ile yaklaşık 2500 kadar fizikçi çalışıyor. CERN’de en önemli yeri, yeraltındaki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC - Large Hadron Collider) denilen parçacık hızlandırıcılarının, olduğu bölge.

Uzman Yetiştirilecek

Merkezde malzeme ve yarı iletken teknolojisi, biyoteknoloji, nanoteknoloji, lazer, sağlık, iletişim, savunma, çevre, genetik gibi alanlarda Türkiye araştırmacılarına ileri düzeyli AR-GE alt yapısı sunulacak. Ankara Üniversitesi bünyesinde ve geçen yıl kurulan ve hizmet binalarına kavuşan Hızlandırıcı Teknolojileri Enstitüsü'nde, hızlandırıcı ve dedektör teknolojileri alanında uzmanlar yetiştirilecek ve projeler gerçekleştirilecek. Enstitü, ayrıca Türk Hızlandırıcı Merkezi çalışmalarını koordine edecek. Merkez, Türkiye’nin CERN’e tam üyelik sürecinde Türkiye içinde hızlandırıcılara  dayalı AR-GE ve uygulamalar açısından en önemli yatırımlarından birisi durumunda.

CERN'ü anlatan 3 dakikalık videoyu aşağıdan izleyebilirsiniz.
 

Kaynak: MİLLİYET

MOZILLA FIREFOX 4 WEB TARAYICISI İÇİN PRATİK VIDEO İNDİRME İŞLEMİ

Sizler de benim gibi youtube ve benzeri sitelerde ve içeriğinde video barındıran sayfalarda izlemiş olup beğendiğiniz videoları bilgisayarınıza sorunsuz bir şekilde indirmek istiyorsanız, bu yazıdaki çözüm tam sizlere göre. Biliyorsunuz Firefox 3 tarayıcısında izlemiş olduğunuz bir videoya herhangi bir programa ihtiyaç duymadan Firefox'un Cache klasöründen ufak bir araştırma ile erişebiliyordunuz; fakat bu, Firefox 4 için o kadar kolay değil artık. Yeni Mozilla Firefox'ta cache klasörüne inmiş olan içerik 16 ayrı alt klasöre bölünmüş durumda. Önceden alt klasörler mevcut değilken geliştiriciler bu sıkıntılı yeniliği Firefox 4'e monte etmişler. 
 Yaptığım ufak çaplı araştırmada video içeriğini indirebileceğim Cache Viewer tarzı bir program olup olmadığına baktım; fakat etkili bir yazılım bulamadım. Onun yerine Firefox Eklentileri'nden (Add-on) Video Downlad Helper adlı olanının işime yarayabileceğini gördüm. Bu bir cache viewer programı değil; ama bulunduğunuz sayfadaki videoyu bilgisayarınızın harddiskine kolayca indirmenize olanak sağlıyor. Sözü uzatmadan programa buradan ulaşabilirsiniz. Umarım işinize yarar.

Not: Bildiğiniz daha iyi bir yöntem veya yazılım varsa yorum yazıp ilgili arkadaşlara yardımcı olabilirsiniz.

In English: Click here to add this useful add-on to your Firefox 4 Browser in order to download the videos which are embedded in web pages you visited. You can use it for YouTube videos and other web pages including videos. If you know a better way then you can tell us by commenting this post.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

ŞİMDİ GÜL BİRAZ !

Gülme eyleminin sağlığa faydalı olduğuna dair eminim hepiniz bir şeyler duymuşsunuzdur. Bu konuda yapılan çeşitli araştırmalar var. Gülmek tabii ki neden zararlı olsun ki, sonuçta insanı mutlu eden bir şey onu güldürür. Bu konuda bazı sözler var:

Bir kahkaha bir kilo pirzola yemeye eşdeğerdir.
En boş geçen günler, kişinin gülmediği günlerdir. - Nicolas Chamfort
Gülme, yan etkisi olmayan yatıştırıcı bir ilaçtır. - Arnold H. Glasow

Gülmenin faydalarının anlatıldığı bir haber şöyle söylüyor:

Günde 15 Dakika Gülmek Kalbe İyi Geliyor.

Gülmenin sağlık için yararlı olduğu hep söylenir. Son yapılan araştırmalar günde en az 15 dakika gülmenin kalp için çok yararlı olduğunu doğruluyor. 

Kahkaha atmak, kan damarlarını genişletiyor, kan dolaşımını hızlandırıyor. Ancak uzmanlar bunun nedenini henüz belirleyebilmiş değil. Stresin kalbe kan akışını sınırladığı, damarları sıkıştırdığıysa daha önce birçok araştırmayla kanıtlanmıştı. Bu yeni araştırma, gülmenin damarları genişlettiğini doğruluyor. Gülme sırasında dolaşımın hızlanması ve damarların genişlemesi kalp hastalıklarına neden olan etkenleri azaltıyor.

Başkent Washington yakınındaki Maryland Üniversitesi Tıp Fakültesi doktorlarından  Michael Miller’ın ekibinin yaptığı araştırmaya hepsi sağlıklı 20 kadın ve erkek denek katıldı. Denekler, gülmek için Kingpin adlı 1996 yapımı komediyi izlediler. Stresi yaşamak içinse araştırmaya katılanlara 1998 yapımı Er Ryan’ı Kurtarmak adlı savaş filmi izlettirildi. Doktorlar, kan dolaşımındaki değişiklikleri ölçmek amacıyla ultrason teknolojisi kullandı.

Kingpin adlı komediyi izledikten sonra 20 denekten 19’unda kan dolaşımının hızlandığı görüldü. Dolaşım hızının yüzde 22 arttığı belirlendi. Doktor Miller, aerobik egzersizden sonra da aynı sonucun alındığını söylüyor.

Er Ryan’ı Kurtarmak adlı dramı izleyen 20 kişiden 14’ünde kan dolaşımı yavaşladı. Yavaşlama oranının yüzde 35’i bulduğu görüldü. Araştırmalar stresin bağışıklık sistemini zayıflattığını gösteriyor. Vücut, stres altında adrenalin ve kortisol hormonu salgılıyor. Kortisol korkuyla bağlantılı salgılanıyor. Adrenalin ise vücudu tepki vermeye hazırlıyor. Ancak bu iki hormonun aşırısı sağlık için zararlı olabiliyor.

Doktor Miller, gülmenin ve kahkaha atmanın kan dolaşımıyla bağlantısını henüz açıklayamadıklarını söylüyor. Bu etkinin kaynağı, kasların hareketi mi yoksa kimyasal bir salgı mı, bu henüz bilinmiyor.

Araştırmacılara göre, gülmenin yarattığı bu sonuç, spor yaparken olduğu gibi vücut rahatladığı zaman salgılanan kimyasallara bağlı olabilir. Doktor Miller, endorfin denilen bu kimyasalların stres hormonlarını etkisiz hale getirip damarların genişlemesini sağlayabileceğini söylüyor. Gülmek aynı zamanda damar genişleten nitrik asit salgılanmasına da yol açıyor olabilir.

Maryland Üniversitesi Tıp Fakültesi uzmanı Doktor Michael Miller, gülmenin egzersizin yerini alamayacağı uyarısında bulunuyor. Ancak araştırma sonuçlarına dayanarak, herkese kalp sağlığı için günde en az 15 dakika gülmeyi, kahkaha atmayı tavsiye ediyor.

Bu haberi okuduktan sonra şu videoya da göz atmanız gerek bence. HealthTap adlı interaktif sağlık şirketinin kurucusu ve aynı zamanda CEO'su olan Ron Gutman'ın "The Hidden Power of Smiling" (Gülümsemenin Saklı Gücü) adlı eğlenceli sunumunda gülmenin/gülümsemenin hayatınızda meydana getirdiği sürpriz sonuçları göreceksiniz. Gülümseme şeklinizin ne kadar yaşayacağınıza dair ipuçları içerdiğini ve basit bir gülümsemenin tüm sağlığınıza büyük bir etkisinin olduğunu biliyor muydunuz? Bu videodaki sunumda bunları öğreneceksiniz. Bu arada videodaki sunum İngilizce dilinde. Anlamak için orta seviye bir İngilizce gerekli.


 

Pozitif veya negatif enerjinin insandan insana aktarıldığını düşünürsek, gülmek hem kendimiz hem de etrafımızdakiler için pozitif bir enerji kaynağı olarak düşünülebilir. Kaynak bedava olduktan sonra  biz de biraz gülelim değil mi?




9 Mayıs 2011 Pazartesi

EINSTEIN'IN GENEL GÖRELİLİK KURAMI YİNE DOĞRULANDI

Son yüzyılın tartışılmaz en ünlü bilim insanı, fizik dahisi Albert Einstein'dır. Newton'un fizik kurallarına sıkı sıkıya bağlı dünyaya, ortaya koyduğu Özel Görelilik ve Genel Görelilik Kuramları ile yeni ve bambaşka bir soluk getirmiştir. Fizikçilerin kuşkuyla yaklaştığı bu kuramların doğruluğu Einstein'dan sonra defalarca kanıtlanmıştır ve bununla ilgili deneyler hala devam etmektedir. Son olarak NASA da Görelilik Teorisi'ni son yıllarda yürüttüğü bir deneyle doğrulamıştır. Genel Görelilik'e göre hareketli büyük kütleli cisimler etraflarındaki uzay-zamanı bir miktar sürüklemekte, bükmektedir. Görelilik Teorisi'nin işaret ettiği bu durum az sonra bahsi geçecek deney ile bir kez daha kanıtlanmıştır.


Einstein'ın görelilik teorisinin evrenle ilgili en önemli iki aksiyomu deneyle doğrulandı.

Dünya'nın çekim gücünün uzay ve zamandaki etkilerini büyük bir hasasiyetle ölçebilen NASA bilimadamları ve Amerikalı fizikçiler, Einstein'ın Görelilik Teorisi'ni teyit ettiler. 

California Stanford Üniversitesi'nden fizikçi Francis Everitt, deneyle ilgili olarak, ''Gezegenimizin balın içinde, güneşin çevresinde ekseni etrafında döndüğünü hayal edin, etrafındaki bal deforme olacaktır. Uzay ve zamanda da aynı şey oluyor'' dedi. 

Everitt, Einstein'in 1905'te yayınladığı ünlü teorinin iki kilit aksiyomunu ölçmek için Nisan 2004'te fırlatılan bir uydudaki ultra-hassas dört jiroskobu kullanarak yapılan ''Gravity Probe B'' adı verilen deneyi yönetti. 

Bu aksiyomlardan ilki jeodetik denilen etki ya da çekimsel güç uygulayan bir cismin çevresindeki uzay ve zamanın bükülmesi, deformasyona uğraması, ikincisi de böyle bir cismin kendi etrafında dönerken etkilediği uzay ve zamanın miktarı. 

Uydu da Dünya çevresinde kutup yörüngesindeyken tek bir yıldız, IM Pegasi yönünde işaretlendi. Eğer yerin çekimi uzay ve zamanı etkilemesiydi, uydudaki dört jiroskop da aynı yönü işaret ediyor olacaktı. Ancak yerçekimi tarafından çekilen bu jiroskoplar, Einstein'ın Görelilik Teorisi'ni teyit ederek, ölçülebilir değişiklik bulunduğunu saptadılar. 

Gravity Probe B'de Kullanılan Küresel Jiroskoplardan Biri

Francis Everitt, deneyin Einstein'ın teorisinin evrenle ilgili en önemli iki aksiyomunu doğruladığını belirtti. Araştırmanın sonuçları, Amerikan bilim dergisi Physical Review Letters dergisinde yayınlandı.


Kaynak: NTVMSNBC

EN HIZLINIZ GELSİN !

Bilinen o ki evrende hiçbir şey ışık hızından daha hızlı olamaz. Mevcut teknoloji ile ışık hızını yakalamayı bırakın, ona yaklaşamıyoruz bile. Peki ışığın hızı ne kadar? Kütlesi olmayan, yüksüz atomaltı parçacıklar olan fotonlardan oluşan ışığın hızı saniyede 299.792 km'dir. Bu hız öyle büyüktür ki 149,6 milyon kilometre olan Güneş-Dünya arası mesafeyi 8,32 dakikada kat eden ışık, Güneş'ten bize ulaşır. Büyük şehirlerde işten eve gelişte yollarda harcadığımız süreyi ortalama 60 dakika olarak düşünürsek, bu süreç içinde ışık, Dünya ile Güneş arasını 7 kez katedebilir. Bilim insanları ışığın hızına yaklaşmak için çalışıp dururken eski tarihli ama bir o kadar da ilginç olan bir haberi sizlerle paylaşmak istedim. Bu habere göre ışık hızı çoktan aşılmış.

ABD’li bir bilim adamı, fizik kurallarını altüst eden bir gelişmede, laboratuvar koşullarında ışık hızının, bilinen sınırı olan saniyede 300 bin kilometreyi 300 kat aştığını açıkladı. Bu deneyin sonucunun doğrulanması halinde bile, ünlü fizik bilgini Albert Einstein’ın izafiyet teorisi geçerliliğini yitirmeyecek.

Princeton NEC Enstitüsü’nün uzmanlarından Dr. Lijun Wang, açıklamasında, laboratuvar deneyinin, bir ışık demetinin, içinde özel olarak hazırlanmış sezyum gazı bulunan test ortamına gönderilmesiyle yapıldığını söyledi.

Wang’ın verdiği bilgiye göre, aşırı hassas zaman ölçme cihazlarının kullanıldığı deneyde, ışık demeti, daha sezyum gazlı test ortamına girmeden ortamdan çıktı. Işık demetinin test ortamından çıkıp yoluna 20 metre daha devam ettikten sonra, ortama daha o anda girdiği belirlendi. Wang, bir başka deyişle, ışık demetinin, daha test ortamına girmeden dışarıya çıktığını belirtti. 

Test sonuçlarını inceleyen Berkeley Üniversitesi fizik profesörü Raymond Chiao, deney verilerinin “inanılmaz bir duruma işaret ettiğini” söyledi. Bilinen fizik kurallarına göre her türlü veri, en fazla, saniyede 300 bin kilometre olarak kabul edilen ışık hızıyla iletilebildiği gibi, zaman da, bu ışık hızıyla göreceli olarak hesaplanıyor.  

Wang’ın deneyinin geçerli kabul edilmesi halinde, fiziğin temel kanunlarından olan ve “nedensiz sonuç olmaz veya bir olgunun sonu başından sonra gelir” şeklinde özetlenebilecek “etki-tepki yasası”nın da yoğun tartışmalara yol açacağına dikkat çekiliyor. Bu durumda, bir olgunun başlamadan önce bitmesinin mümkün olabileceğini belirten kimi uzmanlar, bilinen zaman kavramının “çökeceğini” öne sürerken bazı uzmanlar ise ünlü fizikçinin teorisinin geçerliliğini sürdüreceğini söylüyor. 

Bu bilim adamlarının tezine göre, Wang’ın deneyi, şu örnekle açıklanabilir: Camdan dışarı baktığınızda bir adamın buza basarak düştüğünü görüyorsunuz, ama aslında o adam hala yürüyor. İşte bu durumda zamanı geri çevirip o insanı düşmeden önce uyaramayacağınız için Einstein’in teorisi geçerliliğini yitirmeyecek.  

Lijun Wang’ın araştırmasının ayrıntılarının, ünlü bilim dergisi Nature’ın yeni yayınlanacak sayısında yer alacağı belirtildi.

Kaynak: NTVMSNBC

8 Mayıs 2011 Pazar

İLGİNÇ YERÇEKİMİ VARYASYONU

Asırlar önce Dünya'nın öküzün boynuzunda olduğunu düşünen insanlar, öküz onu rahatsız eden sinekten kurtulmak için kafasını salladığında Dünya'da depremler olduğunu zannederlermiş. Düşünceler değişmiş, Dünya'nın tıpkı bir et tahtası gibi düz olduğuna inananlar çıkmış, en ucuna gidildiğinde Dünya'nın sonunu görebileceklerini ummuşlar. Babillilerin gezegenemizin yuvarlak olduğu fikrini ilk dile getirenler oldukları söylenir ve Pisagor'un da öğrencilerine bu yönde ders verdiği bilinmektedir. Neyse ki Macellan'ın Dünya çevresindeki deniz seyahati ile gezegenin yuvarlak olduğu kabullenilmiştir. Uzaya gönderilen uydulardan alınan fotoğraflar ile insanlığın kafasında Dünya'nın şekliyle alakalı bir şüphe kalmamıştır. Fakat bugünlerde o uydulardan birinden alınan verilerle oluşturulan görüntüye göre Dünya bir patatese benziyor. Konuyla ilgili haber aşağıda.


Avrupa Uzay Ajansı'nın (ESA) uzaya gönderdiği GOCE uydusu, yerçekiminin Dünya'nın her yerinde aynı olmadığını tespit etti. İki yıl önce fırlatılan uydu, bugüne kadar 70 milyon fotoğraf çekti. Veriler ışığında yerkürenin şu ana kadar yapılmış en detaylı yerçekimi haritasını hazırladıklarını belirten bilim insanları, fotoğraflardan elde edilen 50 saniyelik görüntüyü yayımladı. Haritadaki sarı alanlar, yerçekiminin normalden fazla olduğu bölgeleri, mavi alanlarsa normalden az olduğu yerleri gösteriyor. ESA, okyanusların nasıl hareket ettiği ve Güneş ısısının nasıl dağıldığına ilişkin yeni olguların ortaya konduğu gözlemlerin, iklim çalışmalarına da ışık tutacağını söylüyor. Uydu, 2012 sonuna kadar veri toplamaya devam edecek.

Bahsi geçen videoyu aşağıdan izleyebilirsiniz.



Kaynak: 02.04.11/Cmt Tarihli Radikal Hayat Gazetesi

Konuyla ilgili linkler:
http://www.esa.int/SPECIALS/GOCE/index.html

6 Mayıs 2011 Cuma

MERHABALAR !

Blog dünyasında blogger ile kendine yeni bir sayfa açmak isteyen bendeniz TESLA'dan tüm sanal aleme sevgiler ve selamlar olsun öncelikle. Sonsuz bilinmeyenli bir denklem olan evrenimizde süregelen her türden olayı, haberi ve konuyu bu sayfalarda sizlere yansıtacağım. İçerik olarak belli kalıplar içinde sıkışmak yerine her telden olayı buraya taşımaya çalışacağım. Bilimsel, teknolojik ve bilim-kurgu içerikli konular ağırlıklı olmak kaydıyla, siyasal, ekonomik, toplumsal bilgiler ve eğlencenin yer aldığı iletiler de sitemde kendine yer bulacaktır. Her ne kadar bu benim için imkansız gibi görünse de siteye günlük veri girişi yapmaya çalışacağım. Umarım bu site, dünyada bilginin hiç olmadığı kadar kol gezmesine olanak veren internet dünyasında kalıcı ve faydalı olmayı başarır diyerek ilk yazımı sonlandırıyorum. Hadi rastgele...